Standartları Düşürme Enstitüsü
Gençken okumuştum Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü. Çok etkilenmiştim. Ben de bir Standartları Düşürme Enstitüsü kuracağım. Önce anlatayım.
Evimize ilk renkli televizyon, ilk sabit telefon geldiği zamanları hatırlıyorum. Annemin bulaşık makinesi aldırmak için gösterdiği çabayı da. Geldiğindeki mutluluklarımız hala gözümün önünde. Kalorifer peteği olan bir eve taşındığımız da cennete düşmüş gibi hissetmiştik ailecek.
Bir zamanların lüksü şimdinin ise standardı. Dünyada standartlar her geçen gün yükseliyor hakeza. Bilgisayar, cep telefonu, internet, muz, kaşar peyniri, salam bir dönemlerin lüksüydü. Şimdinin ise standardı öyle değil mi?
Sadece hayat standardı yükselse iyi diyeceğim ama öyle değil maalesef. Her şeyin standardı yüksek. Misafir ağırlamak bir petibör bisküvi ile mümkündü bir zamanlar. Şimdi 5 çeşit ikram az görünüyor.
İdeal kadın standardı yükseliyor. Fit, bakımlı, zarif, ayaklarının üstünde duran ve seksi. Erkek standardı da yüksek. Tahsilli, güçlü, yakışıklı, görece zengin ve romantik. Aslında bir önceki nesilden daha güzel, bakımlı, romantik ya da yakışıklıyız. Ama standartlar nedeni ile keyfini süremiyoruz ki.
Anneliğin, babalığın da standartları çok yüksek artık. Aslında kendi anne babamızdan daha ilerideyiz ama oluşturulan yüksek standart nedeni ile yetersizliğimiz diz boyu.
Standartlar yükseldikçe kendimizi hep yarım, hep eksik hissediyoruz. Biz gelişiyoruz ama standartlar bizim hızımızdan daha hızlı yükseliyor. Bu nedenle mutsuzluk bizi esir alıyor.
Standartlar yükseldikçe aynı zamanda şükrü de azaltıyoruz. Çamaşır makinesine, bulaşık makinesine, muz, kaşar peyniri ya da cep telefonuna sahip olduğunuz için şükrettiniz mi yakın zamanda? Yoksa airfryer, robot süpürge mi bekliyoruz?
Kabahat bizim değil efendim, yüksek standartların. Mutluluğu ve şükrü bizden alırken, yetersizliği ve eksiklik hissini aşılıyor. Biz geride değiliz, çıta yükseklerde.
Tüm bu nedenlerle her köşeye bir ‘Standartları Düşürme Ofisi’ kurayım diyorum. Zihnimizde ayarı bozulmuş eşlik, ebeveynlik, mutluluk standartlarını yeniden ayarlayalım. Şükrümüz de artar mutluluğumuz da. Ne dersiniz?