Travma Sonrası Büyüme
Günümüzde “travma” oldukça popüler bir kavram. Tüm uzmanlar hayatımızı mahveden travmalardan bahsediyor. Psikoloji dizileri bu kavramdan ekmek yiyor. Konu abartılınca ebeveynler “Çocuğuma şunu yaptım travma oldu mu?” şeklinde saçma kaygılar içine düşüyor. Travmanın pek anlatılmayan bir yönünden bahsedeceğim:
Travmalar sadece hayatımızı mahvetmiyor efendim. Travmadan sonra büyüme göstermek de mümkün pekala. Yani travmalarımız bizim başarı yolumuza çıkan merdivenin basamakları da olabilir.
Travma yaşayan bir grup insan kişiler arası ilişkilerinin güçlendiğini, sevdiklerinin kıymetini hatırladıklarını, daha yakın ilişkilerin önemini kavradıklarını belirtmişler.
Travma sonrasında kendine bakışı değişen, kendini daha güçlü gören, kırılganlıklarını kabullenen, sınırlarını daha iyi çizebilen kişiler de oldukça çok.
Travma insanın yaşam felsefesini de önemli oranda değiştirme gücüne sahip. Hayatın, yaşamın, dostluğun kıymeti daha iyi anlaşılabilmekte ve insanın yaşamı daha anlamlı hale gelebilmekte.
Geçmiş travmalarını kendine basamak yapıp iyi bir meslek, başarı edinmiş çok kişi tanıyorum. Bizzat kendimden biliyorum ki, beni çocukları daha iyi anlamaya iten, bu alanda uzman yapan temel motivasyon çocukluk travmalarımdan başkası değil. Yediği dayak sonrası savunma sporuna merak salıp dünya şampiyonu olan gencin hikayesi de bana bunu düşündürtmüştü.
Travmalarımızı biz seçmedik. Hayat ya da Yaratıcı sürekli bizi cezalandırıp bize işkence çektirmek istemiyor bence. Dönüp içine dikkatlice baktığımızda bence her travmamızdan gelişime, tekamüle giden bir yol olduğuna inanıyorum. Bu yolu görmeyenler travmalarında saplanıp kalıyorlar.
Demek istediğim, travmaya sadece acı ve ıstırap penceresinden bakmayalım. Ayağımıza takılan travmaları çalışıp çözelim, travmadan gelişime giden yol olabileceğini de görmezden gelmeden.