Yüceltilmiş Çocuk

Yıllardır çocukları daha iyi anlamak, çocuk gözünden hayata bakabilmek için çalışıyorum. Çocukluğu bir tamlık hali, bir hazine olarak görüyorum. Bildiklerimi de anlatıyorum. Ama karşısında olduğum bir şey var: Çocuğu yüceltmek. Çocuğa değer vermek ile çocuğu yüceltmek karıştırılıyor artık.

Çocuğu aşırı önemsemek, hayatın ve evrenin merkezine koymak doğru değil. Evin merkezi ebeveyndir ve ebeveyn kalmalıdır. Aksisi yüceltilmiş çocuktur.

Tüm tatil planını, yeme düzenini, misafir ziyaretini, hafta sonu gezisini çocuğa göre ayarlamak doğru değil. Çocuğu hesaba katmak tamam ama çocuk merkezli yaşam yanlış. Onu merkeze aldığımızda ortaya yüceltilmiş çocuk çıkar.

Çocukta kendini eritmek, annelik ve babalık kimliğinde saplanmak, hayatın anlamını bir çocuğa yüklemek, gündemin ve günü, sohbeti bir çocuk etrafında geçirmek de yanlış.

Çocuk ebeveynin yanında ona uyum sağlayan, ona eşlik eden konumunda kalmalı iken günümüzde ebeveynler çocuğun yaşamının köşesinde bir dekor, ihtiyaç karşılayıcı olarak kalabiliyor. Çocuk yüce, ebeveyn ise cüce kalıyor.

Bir ev ortamını, bir tartışmayı, bir gerilimi sadece çocuğun gözünden irdelemek hata. Ebeveynin de duyguları, yorgunluğu ve ihtiyaçları olduğunu görmezden gelmek de yanlış.

Ebeveynler de insan, onları çocuğu sürekli mutlu etmesi ve üzmemesi gereken robotlar olarak görmek de çocuğu yüceltmekten başka bir şey değil.

Ebeveynlere “Ama o çocuk” dediğimizden daha fazla çocuklara “Ama o sizin anne-bananız” denmesi gerekiyor bence.

Aman dikkat! Çocuğu anlamak ve hak ettiği değeri ona vermek için çıktığımız bu yolda “yüceltilmiş çocuklar” başımıza bela olacak gibi.