Aşırı İkna Edilmiş Çocuk
Bir önceki nesil, çocuğu çok görmedi ve göremedi. Bizlere sınır konulurken ne bilgi verildi ne de açıklama yapıldı. Sadece emir verildi. Bir şeyleri yaptık ve ikna olmadan yaptık, teslim olarak, itaat ederek yaptık.
Eskisi gibi olmak istemiyoruz, olmayalım da. Ancak bu sefer başka ve bence daha tehlikeli bir uca savruluyoruz: İkna ederek çocuğu bir eyleme sevk etmek.
Yatması mı gerekiyor yavrumuzun; neden yatması gerektiğini, yatarsa nelerin güzel olacağını, yatmazsa ne gibi zararlar göreceğini uzun uzun anlatıyoruz artık. Yavrumuzun paşa gönlü ikna olursa o zaman yatıyor.
Yemesi için, evden çıkmak için, eve girmesi için açıklamalarla ikna etmeye çalışıyoruz. Ekranı bırakması, kitabı eline alması için de ikna etmemiz gerekiyor tabi.
Çocuğu sürekli ikna etmeyi iyi ebeveynlik zannediyoruz. Halbuki iyi değil. Hep ikna olarak bir eylemi yapmış bir çocuk okula girdiğinde ödev yapmak için, ders çalışmak için, sınıfta oturup durmak için ikna edilmeyi bekliyor. Bir süre sonra rutin olan yeme, giyinme ve soyunma işlerinde bile ikna olmayı bekleyen bir küçük çok bilmiş ortaya çıkıyor.
Bu hayatta, özellikle ülkemizde huzurlu yaşayabilmek için “ikna olmadan da bir şeyleri yapabilen” yönümüzün gelişmiş olması gerekiyor. Hepimiz işte ve hayatta ikna olmadığımız, gereksiz bulduğumuz birçok şeyi yürütüyoruz. Bu yönümüz sayesinde hayat devam ediyor. Yoksa hayat çekilmez olurdu.
Aşırı ikna ile büyüyen çocukların teslimiyet yönü gelişmiyor. Bu da gelecekte çırak olmanın, talebe olmanın, kul olmanın önünde bir engel olarak durabiliyor
Evet geçmiş nesildeki aşırı teslimiyet ve itaatkarlık iyi değildi ancak yeni kültürdeki aşırı ikna etme çabası ve ikna edilme arzusu da iyi değil.
Çocuğa bilgi vermeli ona kısa açıklamalar yapmalıyız bu doğru. Ama her zaman ikna etmek zorunda değiliz.