Aydınlanma Tuzağı

Yıllar önceydi, spiritüel çalışmalara ağırlık verdiğim zamanlardı. Meditasyonlar, yogalar, sessizlik iklimleri, inzivalar... Aydınlanmak, arınmak için çıktığım bu yolda en büyük tuzaklar gizliymiş bilemedim. Anlatayım:

İnsan manevi (zikir, dua, inziva vb.) ve spiritüel çalışmalara (meditasyon, yoga, enerji vb.) yöneldikçe psişesinde bazı kanallar açılır, ister istemez. Sezgiler, ilhamlar, rüyalar derken evrenin yeni bir boyutuna tanıklık eder. Geleceğe dair öngörüleri de artar. Üstelik öngördükleri de çıkar. Bu sıra dışı haller insanı büyüler, etkisi altına alır.

Kişi açılan bu kanallar ile insanları etkileme ve kendine hayran bırakma gücü kazanır. Manevi hallerin büyüsü, insanların onun etrafında kümelenmesini netice verir. Kişinin hayranları kişiyi yüceltmeye başlar.

Bir sonraki aşamada kişi mediatif çalışmalarda içimizdeki kötünün araya sokuşturduğu ama kendisinin manevi bir kanaldan geldiğini zannettiği görüntüler ve rüyalar görür. Bu görüntülerde kişinin yükseldiği, özel olduğu, peygamber ve aşkınlarla dost olduğu gibi sahneler olur. Kişi dokuz doğrunun arasına sıkıştırılmış bu sahte görüntüleri yutar. Manevi olan görüntü ile şeytani olanı ayırt edemez çünkü.

Açılan manevi kanallar, etrafını saran hayranlar, aşkınlaştığına dair gelen görüntülerle insana şu fısıldanır: “Sen özelsin, farklısın, diğerleri gibi değilsin. Evren ve Yaratıcı ile farklı bir boyutta buluşuyorsun.”

Tüm bu süreçte aydınlanma artarken, kişinin içindeki ego büyür de büyür, gizlice. Buna aydınlanma egosu diyelim. Bu ego kişiyi yutacaktır sonra.

Eğer bir şefkat eli bazen de tokadı gelip insanı ayıltmazsa vay haline o kişinin. Şeyh, guru, spiritüalist, manevi lider olarak kendi bir yol inşa eder. Yıllarca insanlara hidayet, aydınlanma götürüyorum derken onları ifsat edip karanlığa sürükler. İnsanlar balın tadı damaklarında iken içindeki zehiri fark edemez tabi.

Er geç hakikatler ortaya çıkar değil mi? Kişi egosunun sürüklediği yüksek zirveden bir gün tepetaklak düşer. İnsanlar onun gerçek yüzünü görür. Artık o bir sahte şeyh, cinci hoca, dolandırıcı guru, insanların duygusunu sömüren bir spiritüalist olarak anılır. Hikâye de burada biter.